Bu Blogda Ara

28 Şubat 2011 Pazartesi

Lahana Lazanyası (Lahana Böreği)

Maalesef araya hafta sonu, hayat gaileleri ve benim tembelliklerim girdi ve işte ancak üç gün sonra tekrar yazabiliyorum. Ne tarifi versem ne tarifi versem derken kendi uydurduklarımdan devam etmeye karar verdim işte karşınızda Tolgacığıma lahana yedirmenin en eğlenceli, en pratik ve en lezzetli yolu. Şimdi ne alaka diyebilirsiniz. Annemin kış menülerinde dolmasından yemeğine, zeytinyağlısına kadar sorfralarımıza konuk olan; çocukluğumdan beri zevkle yediğim lahanadan benim sevgili kocam pek hoşlanmaz. Özellikle de kabuskadan :) Ama benim canım da lahana çekiyordu. Çekiyordu çekmesine de kabuska yapamazdım eee lahana sarması yapacak sabır ve zaman da bende yoktu. Derken buzdolabındakiler ve tembelliğim birleşti ve ortaya bu çıktı... Gelelim uyduruk yemeğimin sevgimle birleşip soframıza nasıl misafir olduğuna...

Gerekli malzemeler : (4 Kişiliktir)
1 litre su (5 su bardağı kadar)
9 Adet bütün lahana yaprağı (orta büyüklükte bir lahanadan)
500 gr dana kıyma
1 büyük boy kuru soğan
2 orta boy kırmızı biber
4 diş sarımsak
2 bardak süt (450 ml)
1 tepeleme çorba kaşığı un (20gr kadar)
2 çorba kaşığı riviera zeytin yağı (30 gr kadar)
1 çay kaşığı toz şeker
Tuz, karabiber, kırmızı pul biber tabi ki dilediğiniz kadar

Nasıl Yaptım : 1 litre suyu derince bir kapta kaynattım ve kaynayan suya iyice yıkadığım lahana yapraklarını atıp 7-8 dk haşladım. Sonrasında hemen kaynayan sudan çıkarıp soğuk suyun altına tuttum ve süzülmesi için süzgece koydum. Bu arada soğanları sarımsağı ve kırmızı biberleri küp küp doğradım. Teflon tavaya yağımdan 1.5 kaşık kadarını koyup sırasıyla soğanlarımı, sarımsağımı ve bu ikisi hafif sararınca kırmızı biberlerimi koydum kırmızı biberler yumuşamaya başlayınca kıymamı tuzu,şekeri ve baharatlarımı ekledim ve topaklanmaması için rengi değişene kadar sürekli karıştırdım. Ardından iyice kavurdum. 22 cm uzunluğunda dikdörtgen bir fırın tepsisini geri kalan zeytin yağımla yağladım (1/2 çorba kaşığı) Yağlanmış tepsimin tabanına boşluk kalmayacak şekilde üç lahana yaprağımı serdim. Üzerine hazırladığım kıymalı harcın yarısını döktüm. Sonra orta kata da yani kıymaların üzerine de 3 yaprak lahanamdan yerleştirdim. İkinci kattaki lahanaların üzerine geri kalan kıymalı harcımı yayıp üzerlerine de son üç lahana yaprağımı yerleştirdim. İki bardak sütü karıştırma kabına alıp içine unu dökerek topakları gidinceye kadar karıştırdım ve bu süt un karışımını lazanyamın en üstüne döktüm. 180 derecelik önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirdim. Akşam Tolga gelince afiyetle yedik. Dört kişilik yaptığım için geri kalanını da annemlerdeki balık partisine götürdüm. Böylece balık sevmeyen canım abimi de çaktırmadan uyduruk yemeğimle doyurmuş oldum. Size de afiyet olsun...

24 Şubat 2011 Perşembe

Kremalı Fırınlanmış Domates Çorbası

Evlenmeden önce Tolga ile birlikte canımız çorba ve salata çektiğinde sıklıkla gittiğimiz bir adres vardı. Bakırköy'deki Saruhan... Orada yediğim her şeyi çok beğenmişimdir. Ama favorilerimi soracak olursanız tabi ki domates çorbası ve mevsim salatası derim. Geçenlerde Saruhan ın domates çorbası burnumda tüttü. Sonra düşündüm de ben neden nefis bir domates çorbası yapmıyorum dedim ve uyduruk tariflerimden biri daha böylece başlamış oldu. Bu çorbayı yapmadan önce domates çorbası nasıl yapılır bilmiyordum bu yüzden tamamen tat alma ve koklama duyularımı takip ettim. Domateslerin karamelize kıvamı, hafif çeşnili kokusu ve tadı olsun istedim. O yüzden domatesleri sarımsak ve soğanla fırınlamaya karar verdim. Derken ortaya harika bir şey çıktı. Kesinlikle çok lezzetliydi.Gelelim bu lezzetli, sağlıklı ve besleyici çorbayı nasıl yaptığıma;

Malzemeler : (6 Kişiliktir)
5 Adet orta boy domates
1 Adet orta boy soğan
1 Baş sarımsak
1 Su bardağı et suyu veya ılık su (200 ml kadar)
2 Su bardağı süt (ben hep yarım yağlı kullanırım)
1/2 Kutu krema (100 ml kadar)
2 Çorba kaşığı zeytin yağı
1 Silme Çorba kaşığı un
2 Çorba kaşığı toz şeker
Dilediğiniz kadar tuz

Nasıl Yaptım : Domatesleri yıkayıp her birini kabuklarıyla beraber ikiye bölüp tepsiye dizdim. Soğanı soyup 4 iri parçaya ayırıp domateslerin arasına yerleştirdim. Sarımsağı kabuklarıyla yıkayıp yine kabuklarıyla ortadan ikiye bölüp onları da domates ve soğanların arasına yerleştirdim. Üzerlerine 2 çorba kaşığı zeytin yağı, 2 çorba kaşığı şeker ve bir miktar tuz koyarak tepside hepsini elimle harmanladım ve önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında hepsi yumuşayıncaya kadar pişirdim. Fırından çıkardığım domates, soğan ve sarımsakları (sarımsaklar piştiği için elimle kabuklarından sıyırmam yeterli oldu)önce rondodan geçirdim. Ardından da bir tencereye aktarıp ocakta pişirmeye başladım.  Üzerine 1 bardak ılık et suyu ekledim ve bu sefer el blender ı yardımıyla biraz daha püre olmasını sağladım. 2 bardak oda sıcaklığındaki süte 1 çorba kaşığı unu karıştırdım. Kaynamaya başlayınca altını kısıp karıştırarak çok yavaş 2 bardak süt ekledim. Bir taşım kaynayıncaya kadar karıştırmaya devam ettim. Altını kapamadan öce kremayı da yine sütü eklediğim gibi ekleyip altını kapattım. Sonra da afiyetle içtik. Tabi size de afiyet olsun...



Senay'dan notlar: Benim çorbamın rengi neredeyse pembeydi. Siz daha kırmızı olmasını istiyorsanız içine 1-2 tatlı kaşığı kadar salça ekleyebilirsiniz. Ayrıca her ne kadar rondodan ve blender dan geçirmiş olsam da biraz pütürlüydü. Üşenmezseniz süzgeçten geçirmenizi tavsiye ederim.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Mantar Soslu Hafif Biftek

Oldum olası kırmızı et yemekte zorlanırım.Hep de imrendiğim bir şey olmuştur ama bir o kadar da yiyeceğim eti hazırlamak zahmetlidir benim için. Bir kere hangi çeşidi olursa olsun kesinlikle hiç yağı olmamalı. Ne zaman kasap reyonuna gitsem ve gösterdiğim parçada yağ var mı diye sorsam tezgahtar tarafından azarlanmışımdır bundan da yağsızı olmaz diye. Tabi yağsızından eti buldum diyelim onu nasıl pişireceğim de ayrı bir muamma. Zaten kırmızı et yiyorum bunu bizim için daha da kalorili hale getirmemem gerekir moduna girerim. Kısacası bizim evimize giren etler (köftelik kıymalar hariç) kendilerini ya düdüklüde haşlanırken, ya bol sebzeyle fırınlanırken ya da buğulanırken bulur. Yine en yağsızından aldığım bifteklerimi nasıl pişireceğimi düşünürken Tolga'nın gelmesine (akşam yemeği saati) çok az kaldığını ve evde sebze niyetine (sayılırsa tabi) mantar ve soğan dışında da bir şey kalmadığını fark ettiğim bir anda ortaya çıkıverdi işte resmini bile alelacele çektiğim mantar soslu light bifteğim. Gelelim nasıl yaptığıma:

Malzemeler (4 Kişiliktir) :
8 parça yağsız biftek
4-5 bardak soğuk su (bifteklerin üzerini geçecek kadar)
300 gr kültür mantarı
1 büyük kuru soğan
3-4 diş sarımsak
1 su bardağı kadar doğranmış domates
1 çorba kaşığı riviera zeytin yağı
1/2 çay bardağı kaynamış su (mantarlar için)
Dilediğiniz kadar tuz, karabiber

Nasıl Yaptım: Yıkayıp süzdürdüğüm biftekleri üzerlerine soğuk su ekleyerek düdüklüde (buharı çıkmaya başlayınca) 12 dk kadar pişirdim. Bifteklerim pişerken sarımsaklarımı minik dilimlere böldüm ve soğanlarımı piyazlık doğradım. 1 çorba kaşığı yağa önce sarımsaklarımı koyup 1-2 dk kadar soteledim ardından soğanları ekleyerek şeffaflaşana kadar kısık ateşte pişirdim. Onlar pişerken bir yandan da yıkadığım mantarlarımı soyup uzunlamasına dilimleyip tek boyutlu mantarcıklar elde ettim. Pişen soğan ve sarımsaklara küp domateslerimi ekledim, domatesler fokurdamaya başlayınca da mantarlarımı ve tuz ile baharatlarımı ekledim.(Aslında yarım çay bardağı su yazdım ama bu biraz da domateslerinize bağlı eğer çok sulanmazlarsa kaynamış suyu ekleyebilirsiniz. Ama yeteri kadar sulandıysa domatesler mantarların pişmesi için yeterli olacaktır.) Suyunu çekip mantarlar yumuşayıncaya kadar pişirmeye devam ettim. Servis tabağına aldığım bifteklerimin üzerine mantar sosumu ekleyip servis yaptım. Ah tabi bir de şu gördüğünüz başarısız resimlerini çektim. Yanında yaptığım ve yine resimde gördüğünüz kepekli iç pilavın tarifi de çok yakında burada. Afiyet olsun...

Senay'dan Notlar: Özellikle kışları iyi domates pek bulamadığım için seve seve konserve kutularda satılan soyulmuş doğranmış küp domates kullanıyorum. Seve seve diyorum çünkü konservelenen bu domateslerde normal bir domatesin kat be kat üzerinde antioksidan bulunyor. Soğan ve sarımsak da harika iki besin deposu. Hemen hemen her gün Tolgayla tüketmeye çalışıyoruz. Çünkü her ikisi de A,B,C vitaminleri ile magnezyum, kalsiyum, sodyum, iyot ve fosfor içeriyor. Grip başta olmak üzere damar tıkanıklığından kansere, bronşite kadar bir çok hastalığa çok iyi geliyor. Aynı zamanda mantar da en az soğan ve sarımsak kadar faydalı. Mantar da A,B,D,K,P vitaminleri ile bol miktarda kalsiyum,potasyum,fosfor ve bakır minerali içeriyor. Üstelik 100 gr ında sadece 28 kalori var.Kesinlikle tüketilmesi gereken bir sebze tabi güvenilir yerlerden alındığı sürece.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Pazı Kaplamalı Fırın Tavuk

Otlara bayılıyorum. İstanbul'da bulmak pek de kolay olmuyor. Bulduğum zamansa kaçırmıyorum. Fakat kışın gelmesi, evimize yakın pazarın kurulduğu gün ders programımın yoğun olması, soğuk havalar ve kendime saydığım bir çok bahaneyle eskisi kadar sık gidemiyorum. Bu sebeple de büyük marketlerin yeşillik reyonlarına razı oluyorum. Tabi bu günlerde de yaygın olarak satılan benim ve Tolga'nın her yemek çeşidini çok sevdiği pazıları ağırlıyoruz sık sık biz de evimizde.İşte o ağırlamalardan birinde buzdolabını talan edip aaa bu da varmış şu da, biraz ondan, biraz da şundan mı koysam derken karşımıza çıkan ve çok sevdiğimiz ve ismini Tolga'nın koyduğu yemeğimiz. Karşınızda Pazı Kaplamalı Fırın Tavuk...

Ne Kullandım :
Fırın Tavuk İçin:
500 gr Tavuk kuş başı
1 adet fırın torbası
Dilediğiniz kadar ve dilediğiniz baharatlar (Ben ilkinde tuz, karabiber,sarımsak tozu, kırmızı biber kullandım.İkincisinde ise koruyu içermeyen tavuk çeşnisi)


Pazı Kaplama İçin:
1 bağ pazı
1 çorba kaşığı riviera zeytin yağı
1 orta boy kuru soğan
1 büyük boy kırmızı biber
1 kalıp beyaz peynir (yaklaşık 250 gr kadar)


Üstü İçin : (İsteğe Bağlı)
1 çay bardağı parmesan veya kaşar peyniri ( Ben ikisini de karıştırdım)

Nasıl Yaptım :
Fırın Tavuk : Bu kısım çook kolay. Tavukları yıkayıp süzdürüp poşete koydum sonra sosu ya da baharatları ekleyip iyice karıştırdım. Ağzını sıkıca kapatıp bir kürdan yardımıyla poşetin üzerine delikler açtım. Önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında kızarana kadar (30 dk kadar) pişirdim.

Pazı Kaplama : Tavuklarım pişerken pazıları iyice yıkayıp ayıkladım. Soğanları küp küp doğradım, tavaya eklediğim 1 çorba kaşığı yağda sotelemeye başladım bir yandan da kırmızı biberleri küp küp doğrayıp sotelenmesi için soğanlara ekledim. İkisi de yeteri kadar sotelenince şerit şeklinde kestiğim pazıları ekledim ve suyu çekinceye kadar pişirdim. Beyaz peyniri çatalla ezdim. Pazılar pişince çatalla ezdiğim peyniri sıcak pazılara ekledim eriyip harmanlanıncaya kadar karıştırdım. Tavukları borcama dizip, elde ettiğim peynirli pazı karışımını tavukların üzerine yaydım. Rendelediğim kaşarları üzerine serpiştirdim ve 180 derecelik fırında kaşarlar kızarana kadar pişirdim. Sonra büyük bir iştahla yedik. İnanın resmini zor çektim sabırsızlıktan ;)


Senay'dan Notlar : Çoğunlukla pazı ile ilgili tariflerde pazının acılığı gitsin diye önceden kaynayan suda 5dk kadar bekletilmesi önerilir. Hatta annem ve kayınvalidem de aynı şeyi salık verdi. Fakat içindeki vitaminleri düşününce ben pazıyı haşlamaya hiç kıyamam. Açıkçası haşlamadan yiyince de hiç de acımsı bulmam. Size de tavsiyem haşlamadan yemeniz. Çünkü pazıda A,C,E ve K vitaminleri ile bol miktarda magnezyum,kalsiyum, mineral ve bende olmayan demir var. Haşladığınızda ise bunlardan eser kalmıyor.

Elmalı Kek

Eşim elmalı tatlılara bayılır. Kayınpederim ise keklere... Bir pazar öğleden sonra çay yanında atıştırmak için hem eşimin hem de kayınpederimin damak zevkine uygun bir kek yapmak için yola çıktığımda ortaya bu harika kek çıktı. Sonrasında ise ablam ve Umut hastaneden eve döndükleri gün bebek görmek için kalabalık olacağımızı ve bol atıştırmalığa ihtiyacımız olacağını düşünüp bu harika keki bir iki değişiklik daha ekleyerek pişirdim. Yiyen herkes çok beğendi. Şimdi gelelim nasıl yaptığıma..


Ne Kullandım :
2 Elma (ben son yaptığımda evde sadece 1 elmam ve 1 armudum vardı)
4 Yumurta
1,5 Su bardağı toz şeker (yaklaşık 250 gr kadar)
1,5 Su bardağı kepekli un (yaklaşık 200 gr kadar) normal un da kullanabilirsiniz
1,5 Çay bardağı süt (yaklaşık 100 ml kadar)
1 Çorba Kaşığı Zeytin Yağı (yaklaşık 10 gr kadar)
2 Tatlı kaşığı tarçın
1/2 Paket kabartma tozu
1 Su bardağı çekilmiş ceviz (isteğe bağlı)
2 Çorba kaşığı hindistan cevizi
1-2 Çorba kaşığı pudra şekeri

Nasıl Yaptım : Elmaları kabuklu olarak rondodan geçirdim. Parçalanmış elmaları teflon tavada üzerlerine şekerimin 1/2 bardağını (90 gr kadar) ve tarçınımın 1 tatlı kaşığını ekleyerek kısık ateşte ağzını kapatıp suyunu çekip yumuşayana kadar pişirip soğumaya bıraktım. Derince bir kapta şekerimin geri kalan 1 bardağı ile 4 yumurtamı kabarana kadar mikser yardımıyla çırptım.  Ayrı bir kapta önceden unumun tamamını eleyerek içine kabartma tozunu ve tarçını karıştırdım.Çırpmış olduğum yumurta şeker karışımına unlu karışımı sütü ve yağı da ekleyerek elle iyice (ama çok uzun değil) karıştırdım. Önceden yağlamış olduğum kalıbımın en altına soğumuş elmaları yerleştirdim üzerinde çekilmiş cevizi serptim ve hazırladığım karışımı dökerek yine önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında üstü kızarana kadar pişirdim. Üstü kızarınca üzerine hindistan cevizi serpip 2-3 dk kadar daha pişirdim. Soğuduktan sonra üzerine pudra şekeri serptim. Afiyetle yedik ;)



Senay'dan Notlar : Kalıbınızı çok iyi yağlayın çünkü elmalar çok yapışıyor. Ben silikon kalıp kullandım çok daha rahat çıkartıyorsunuz. İlk denememde kelepçeli kullanmıştım o da fena değildi. Elmaları kalıbın dibine döşemek yerine karışıma da ekleyebilirsiniz fakat ağır geleceği için yine dibe çökecektir ve her yerinde eşit miktarda olmayacaktır. Afiyet olsun..



Umutcuğun Mini Sünnet Yemeği


  












03.02.2011 in ilk saatlerinde minik Umut' umuzun ailemize katılmasıyla birlikte ne mutlu bize ki ailemiz 10 kişi oldu. Geçtiğimiz cumartesi ise ne kadar erken olursa o kadar sağlıklı tavsiyeleri ve sevgili Efe'mizden de deneyimlediğimiz üzere anneciği ve babacığı minik Umut'u sünnet ettirdi. Bize de annemin harika kabunesini yemek düştü.
 Kabune (kıbune) Isparta yöresine ait bir düğün yemeğidir. Isparta'da düğünden bir gece önce konu komşu herkes toplanır kazanlar kurulur ve yemekler elbirliği ile pişirilir. Ve ertesi gün yine elbirliği ile evin önüne kurulan sofralarda servis edilir. Genellikle de menüde kuru fasulye, nohut vb sulu bir yemekle yanında ünlü etli pilav kabune ile fıstıklı altın sarısı irmik helvası olur. Tabi bu anlattığım çocukluğumdan kalma düğünlere ait. Şimdilerde durum ne açıkçası pek bilmiyorum. Gel gelelim canım yeğenim Umut'un yemeğine... Annem bu geleneği mini de olsa yaşatmaya karar verdi ve hastaneden döndükten sonra bize kabuneli harika bir sofra kurdu. Maalesef annem bu ara çok yoğun olduğu için ( malum hem toruna bakan babaanneydi şimdi ise bu ünvanının yanında yine toruna bakan anneanne oldu :)) tarifi hemen yazamıyorum ama resimleri paylaşmadan edemeyeceğim. İlk fırsatta tarifi de burada bulabilirsiniz.

15 Şubat 2011 Salı

KEPEKLİ UNDAN ANNEMİN KEKİ ( Yaban mersinli ve cevizli )

Hemen hemen her kız çocuğunun annesiyle ufak tefek mutfak anıları vardır. Pişirmeyi ve yedirmeyi çok seven bir anneanenin torunu ve yine en az onun kadar pişirmek ve yedirmek için can atan harika bir annenin kızı olarak benimde çocukluğumdan kalma bir çok mutfak anım var. Bunlardan en net hatırladığım ve en çok deneyimlediğim ise annemin ruj kırmızısı dilimli teflon kek kalıbına yaptığımız kakaolu kektir. Kısacası orijinali kakaolu olan bu kekin aslına biraz ihanet etmişte olsam bence ilk tanıştığım zamanki kadar lezzetli. Gelelim keke olan ihanetime...
İşte ihanet için gerekli Malzemeler :
5 yumurta
1,5 su bardağı şeker (250 gr kadar)
2,5 su bardağı un ( 310 gr kadar )
1 su bardağı süt ( 225 ml.)
1 çay bardağı sıvı yağ ( 90gr. -ben zeytin yağı kullanıyorum riviera-)
1 kaşık kabartma tozu
1/2 limonun rendesi
1/2 limonun suyu
1/2 su bardağı yaban mersini (blue berry)
1/2 su bardağı çekilmiş ceviz içi


Nasıl Yaptım :
2,5 bardak unu eleyip içerisine yarım limon kabuğu rendeleyip unlu karışımı bir kenara ayırdım. Şeker ve yumurtaları derin bir kapta kabarana kadar çırptım, çırpmaya devam ederken karışıma kabartma tozu ve limon suyunu ekleyip çırpmaya devam ettim. Karışım daha duru bir kıvama gelince yağı da ekleyip kısa bir süre daha çırpıp mikseri kapattım. Sıvı karışıma unlu karışımı ve sütü ekleyerek un karışıncaya kadar elle karıştırmaya devam ettim. En son cevizi ve yaban mersinini de ekleyerek karışımı yağlamış olduğum kalıbıma döktüm. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişirdim.



Senay'dan notlar : Yaban mersini veya üzüm tarzı kuru meyvelerin ağır gelip dibe çökmemesi, karışıma eşit dağılabilmesi için una bulayıp fazla ununu elemek suretiyle karışıma eklemenizi öneririm ve tabi ekledikten sonra çok fazla karıştırmamaya özen göstermelisiniz. Kekinizin pişip pişmediğini anlamak için üzeri kızardıktan sonra içerisine bir kaşık veya çatalın sapını batırıp çıkarın. Eğer sapta bulaşık yoksa kekiniz pişmiştir. Ama sakın ilk 20 dk. fırın kapağını açmayın yoksa kekiniz söner. Bir de kekin kalıptan kolay çıkması için fırından çıkardıktan sonra kalıbı ıslak bir bezin üzerine koyup soğumasını bekleyin. Kolay gelsin..

12 Şubat 2011 Cumartesi

Üzümlü ve Reçelli Muffin

Malzemeler :
2 yumurta
140 gr. toz şeker ( 1 su bardağından 1-2 parmak eksik)
250 gr. un ( 2 su bardağı )
200 ml. süt ( 1 su bardağı)
2 çorba kaşığı eritilmiş tereyağı (80gr kadar)
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
1 paket vanilin
1/2 su bardağı kuru üzüm veya 1 küçük kase reçel heliği (ben kendi yaptığım ahududu reçelinin heliğini kullandım


Nasıl Yaptım :


Önce bir kapta sıvı malzemeleri yani yumurta, yağ ve süt çırptım ardından başka bir kaba eleyip içine kabartma tozu ve vanilini eklediğim karışımı sıvı karışımla yavaş yavaş ve kısa süre karıştırdım. Elde ettiğim bu karışımı kağıt muffin kalıplarının yarısına kadar döküp bazılarına üzüm bazılarına da reçel heliği koyarak üzerlerini tekrar karışımla tamamladım (ama kalıpları ağzına kadar doldurmadım çünkü kalıplar çok narin ve ne kadar doldurursanız o kadar yayılıyor). Muffin kalıplarını fırın tepsisine dizip önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında 18 dk kadar pişirdim.


Senay'dan notlar : Bence tatlı muffin tuzlusuna göre daha başarılı oldu. Fakat tuzlu tarifinde de belirttiğim gibi muffin için özel kalıp şart. Bu muffinde de tamamen kepekli un kullandım. Ayrıca bu tarifi verdiğim bir arkadaşım tereyağı yerine 1 çay bardağından biraz daha az sıvı yağ kullanmış. Çok kabarmadı ama daha gönül rahatlığıyla yedim dedi. Malum herkesin korkulu rüyası fazla kilolar....

11 Şubat 2011 Cuma

Kabaklı Peynirli Muffin

Geçenlerde büyük marketlerden birinin mutfak eşyaları bölümünde gezinirken kağıttan renkli renkli minik muffin kalıpları gördüm ve dayanamayıp aldım. Tabi bu minik kalıplar beni muffin yapmak için çok heveslendirdi. Bunun üzerine internette ve yemek kitaplarımda muffin tarifi arayışına girdim. Arayışım birçok tariften birçok püf noktası aşırarak bu iki tarifle sonuçlandı. Sonuç nasıl mıydı :) bence harika, herzaman söylediğim gibi tarafsız ve hatta biraz da acımasız bir eleştirmen olan Tolga'ya göre ise başarılıydı. Özellikle de tatlı muffini çok beğenmişti. Gelelim neler kullandığıma ve nasıl yaptığıma ;

Malzemeler :
1 küçük kase peyaz peynir
1 adet kabak
1adet havuç
3 yumurta
1 su bardağı yoğurt
3 çorba kaşığı süt
3 çorba kaşığı zeytin yağı
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un ( bu tabirden hoşlanmayanlar için yaklaşık 300 gr. yani 2,5 su bardağı kadar un)
Tuz, karabiber ve dilediğiniz baharatlar (ben 1çay kaşığı da tuz ot koydum)
Üzeri için susam veya çörek otu

Nasıl Yaptım : Kabağı ve havucu soyup rendeleyip süzmesi için süzgece aldım. Bir kaba unu eleyip, baharatlar ve kabartma tozunu karıştırdım.Başka bir kapta ise suyunu süzmüş kabak ve havucu,yoğurdu, zeytin yağı, süt ve yumurtayı iyice karıştırarak cıvık bir karışım elde ettim. Bu cıvık karışıma un karışımını ekleyip yeteri kadar karıştırdım ( çok karıştırıp kabarmasını engellemek istemedim) . Sonrasında ise bu karşımı kaşık yardımıyla kağıt kalıplara döküp kalıpları fırın tepsisine dizdim. 180 derecelik önceden ısıtılmış fırında 20 dakika kadar pişirdim.


Senay'dan notlar : Uygun vaktiniz varsa yapmanızı öneririm çünkü eğer özel muffin kalıbınız yoksa kağıt kalıplar çok minik olduğu için içlerine koymak çok uzun sürüyor ve kağıt kalıpları iki kat kullanmalısınız çünkü hamurun ağırlığıyla bir süre sonra yayılmaya başlıyor. Ayrıca evimde beyaz yani normal un bulundurmadığım için bu tarifi de tıpkı diğer unlu tariflerim gibi kepek ve tam buğday unlarınınkarışımıyla yaptım.

2 Şubat 2011 Çarşamba

HAVUÇ TOPLARI

İnsan akşamları çay yanında suçluluk hissetmeden yiyeceği, yedikten sonrada vicdan azabı çekmeyeceği lezzetli atıştırmalıklar istiyor. Maalesef çoğu yiyecekte lezzet ve kalori aynı oranda ilerliyor :s Bu aralar kendimi bu durumun tam tersini yansıtan yeni lezzetler bulmaya adadım. Akşamları çayın yanında gönül rahatlığıyla atıştırabileceğimiz bir lezzet işte bu havuç topları. Şekerini ve bisküvisini abartmadığınız sürece bence hem çok hafif hem de leziz.

Gelelim nasıl yapacağımıza:
5 adet orta boy havuç
2 yemek kaşığı şeker
2/3 paket pötiböre bisküvi (150gr.)
1/2 su bardağı ceviz veya fındık
1 tatlı kaşığı tarçın
1 çay bardağı hindistan cevizi rendesi
Not : Ben eti formun tahıllı bisküvisini kullandım.1 paket 50 gr. bu sebeple 3 paket kullandım.


Yapılışı : Havuçları kazıyıp rendeliyoruz. Ki ben daha pratik olduğu için kazıdıktan sonra rondoda parçaladım. Rendelenmiş havucu üzerine 2 kaşık şekerimizi dökerek bir tavada kısık ateşte yumuşayana kadar pişiriyoruz. Havucumuz pişerken bisküviyi un haline getirip cevizi de çekiyoruz bisküvi ve cevizi de aynı anda rondo da çektim.)Un haline gelmiş bisküviyi cevizi ve tarçını iyice karıştırıyoruz. Yumuşayan havuçları da piştikten sonra çok soğumadan bu karışıma ekliyoruz. İyice yoğurduktan sonra para büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlıyoruz. Yuvarladığımız bu topları hindistan cevizine bulayarak servise hazır hale getiriyoruz.
 Afiyet olsun...

Senay'dan notlar: Vaktiniz yoksa veya benim kadar üşengeçseniz yoğurduğunuz karışımı düz bir borcam tepsiye yayıp üzerine hindistan cevizi dökerek de servis yapabilirsiniz. Fakat dilimlerken kendini bırakmaması için derin dondurucuda (buzlukta) 7-8 dk. bekletmenizi tavsiye ederim.